14 Şubat 2017 Salı
Sabah 5 Gibi
Sigarasından bir duman daha çekti. Gökyüzünün ona bahşettiği o eşsiz manzaraya üfledi. Karanlığın aydınlığa kavuşmasını seyrediyordu. Penceresinden odasına dolan temiz hava ciğerlerindeki sigara dumanıyla yarıştı. Yine uykusunun ona uğramadan tükendiği günlerin birinde fark etmişti bu eşsiz manzarayı. O zamanlar penceresini açıp aydınlığa kavuşacak cesareti vardı üstelik. Gözleri acıyordu, uykusuzluktan mı? Yoksa aydınlığa alışık olmadığından mı? Hala çözemiyordu. Bilinçaltı ona bu sabah sözlerinde pek de acı olmayan ama mırıldandığında insana sızı veren bir şarkıyla eşlik ediyordu. Ruhunda bir acıyla yerinde kıvrandı biraz. Küllükte yer kalmadığını fark ettiğinde penceresine döndü. Güneşin ilk ışıklarına baktı. Yeni uyanmış kuşların cıvıltısını dinledi. Çok önceleri yatağından neşeyle kalktığında bu sesler ona huzur verirdi. Şimdi ise katlanılmaz bir hal aldığını düşünüyordu. Ruhundaki karanlığı aydınlatamıyordu. Yutkundu, boğazında düğümlenmiş bütün heveslerini parçalamak istermişcesine yutkundu. Bir şeyler söylemek istiyordu. Günün en güzel saatlerine bir kaç cümle asmak... Dudaklarını araladı. Sigarasından bi duman daha çekmekle yetindi. Susuyordu, dört duvar arasında yatağının bir ucunda oturmuş susuyordu. Annesini özlediğini düşündü. Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Sanki o her anlatmak istediğinde insanlar bunu bekliyormuş gibi bağırdı. Onunsa hali yoktu. Sesi yorgunluktan bitap düşen bedeni kadar cılızdı. Bu yüzden acıları yıllardır o şaşalı kahkahaların arasında fısıltıydı. Parmak uçlarının yanmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Sigarası yine sabredememiş, tükenmişti. Küllüğe baktı. O anda fark etmişti. Ciğerlerinde ki duman kazanmıştı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder