19 Mart 2017 Pazar


       
         Hadi seninle bir oyun oynayalım kendini benim yerime koy mesela. Birkaç anlığına da olsa anla beni. Karanlık odaların duvarlarına sinmişliğimi. Küçükken düştüğümde vücudumda açılan yaralara bakmak isteyebilirsin hepsi senindir. Büyüdükçe içimde açılan yaralara dokunma incitirsin. Biraz derinlere inmek istersen sol yanıma geç, acıdan cam kenarı bir bilet keseyim sana. Buraları sevmeyebilirsin , her gün renkli boyalarla süslediğin dünyana benzemez. Burada her şey acıdan ve kederden. Heveslerim kursağımı mesken bellediğinden orası biraz kalabalıktır. Yutkundukça geçmiyor deneme. Biliyorum, yılların verdiği tecrübe. Ruhumda gezinirken dikkatli olmalısın. Hayallerimde yaşattığım ütopyaların kırıkları var yerlerde. Param parça oldular bilirsin, bazen her şey yolunda gitmez. Kollarım biraz pürüzlü doğrudur. İçimden çıkmak için kendime kapılar açmayı açmayı denemiştim. İşe yaramıyor. İçerisi biraz leş kokuyor olabilir. Çok ceset sığdırdım oralara. Biri hala ayakta duruyor. Onu öldürmeyi çok denedim. Vücudumun titrediğini fark etmişsindir. Boşuna sorma bende çözemiyorum yıllardır. İçer de ki kokudan sıkıldıysan bir sigara yak. Duman bütün kasvetle savaşıyor. Ellerini duvarlarımda gezdirdiğini hissediyorum. Işığı açmak istiyorsan çabalama öyle çalışmıyor. Oralar beklediğin gibi değil, dimi? Kusura bakma. Cennet bahçeleri sunamıyorum sana. Yıllar önce kopardılar çiçeklerimi. Böyle işte içerisi, dışı kadar eğlenceli gelmiyor insana. Gün sonunda içime attıklarım ezdi bütün güzelliklerimi. Sizin gibi olamıyorum, yalan değil. Lakin sizin gibi olmak isteyeceğim son şey. Gün gelecek seninde umutlarını ellerinden alacaklar. Balonu uçmuş bir çocuk gibi kalacaksın, yalnız. Ama hayatımın üstüne bahse girerim bu daha çok acıtacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder